08 Ocak 2023, 20:13 tarihinde eklendi

Zekat Nedir ? Kimlere Verilir

Zekat Nedir ? Kimlere Verilir

SORU:Cami,  medrese inşaatı,  köprü yapımı, kefen ve benzeri hayır yerlerine zekat verilebilir mi?

CEVAP :Zekâtın sadece sekiz sınfa verilebileceği kur'an nassıyla sabittir. Tevbe süresinin 60'ıncı ayetinde:
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَآءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفة قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ. 
Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu sekiz sınıftan biri de âyette de geçtiği gibi fisebilillah (في سبيل الله) sınfıdır. Fukaha fisebilillahtan maksadın ne olduğu hakkında farklı içtihatlara gitmişlerdir.
Hanefi Mezhebi:
İmam Ebu Yusuf'a göre fisebilillah' tan maksat maddi durumdan dolayı cihada gidecek askerlerle beraber cihada gitmekten aciz olanlardır.
İmam Muhammed'e göre maddi durumdan dolayı hacca gitmekte geri kalanlardır.
Bazı hanefi alimler de fisebilillah tan maksat İlim talebeleri olduğudur.
İmam Kasani bedai ( بدائع)  kitabında fisebilillah'tan maksat bütün kurubatlar olduğunu beyan etmişlerdir.
Hanefi mezhebinde buradaki ihtilaf lafzi olup fisebilillah'tan maksat hangi mana kast edilse de Hanefi ulemalarının çoğunluğuna göre zekât toplayan görevli (العامل) hariç bütün sınıflarda fakirlik şartı olduğudur. İlim talebeleri her ne kadar zengin iseler de zekâtı alabileceklerini vakiat kitabına nispet edilmiştir. Aynı şekilde bu görüş mebsut kitabına da nispet edilmiştir. Mebsut kitabına nispet edilen ibarenin hulâsası: Nisap miktarına sahip olana zekât verilmez. Ancak İlim talebeleri, cihada gidenler ve hactan geri kalanlar hariç diye.
İbni Abidin bunu delillendirken: Geliri olmadığı zaman her ne kadar nisaptan fazla malı varsa da, zamanla bu malını bitirip muhtaç durumuna düşer. Bu şahıs bu ilmi hizmeti bırakıp ekmek peşine düşme mecburiyetinde kalır. Bu nedenle bu ilmi hizmet muattal olur.
Bu delillendirmeden anlaşılan eğer maaşı varsa her ne kadar çalışmayıp bütün zamanını ilimle de meşgul etse dahi yine de muhtaç durumuna düşmez. Neticede işi budur maaşını alıyor.
Hanefi ulamaları ittifakla zekâtın bütün sınıflarında temlikin şart olduğunu da belirtmişlerdir. 

Maliki Mezhebi:
1. Fisebilillah'tan maksat cihattır. 
2. Cihada gidenlerin zekât almaları için fakirlik şartı aranmayıp zengin olsalar dahi fisebilillah sınıfı altında zekât alabilirler.
3. Fisebilillah sınıfındaki şahıslara verilen zekâtta temlik şartı yoktur. Devlet başkanı halktan alınan zekâtın bir kısmını fisebilillah sınıfı altında silah, teçhizat ve benzeri askerî ihtiyaçlar alıp cihada gidecek askerlere iare (ödünç) yoluyla verip tekrardan kendilerinden alınabilir.

Şafii Mezhebi:
1. Fisebilillah 'tan maksat cihattır.
2. Cihada gidenlerin zekât almaları için fakirlik şartı aranmayıp zengin olsalar dahi fisebilillah sınıfı altında zekât alabilirler.
3. Devlet tarafından resmi olarak asker olup maaş alanlar fisebilillah sınıfı adı altında zekât alamazlar. Sadece gönüllü olarak cihada gidenler fisebilillah sınıfı altında zekât alabilirler.
4. Devlet başkanı gönüllü cihada gidenlere temlik yolu ile zekât verebileceği gibi fisebilillah kısmına ayrılan malla silah, teçhizat ve benzeri askerî ihtiyaçları icâre yolu ile kiralayıp ya da satın alıp fisebilillah sınıfı adı altında vakıf edip bunlara iare (ödünç) yoluyla verip tekrardan kendilerinden alınabilir.

Hanbeli Mezhebi:
Genel olarak bu konuda Şafii mezhebi ile hemfikirdirler. Sadece imam Ahmed'ten gelen bir rivayete göre hacca gitmek isteyip de gidemeyenler fisebilillah sınıfı altında zekât alabilirler diye. 

Bu beyanatlardan anlaşılan :
1) İttifakla cumhure göre Cami, köprü yol, su kefen ve benzeri hayır yerlerine zekâtın verilemeyeceğidir.
2) Hanefiler hariç diğer üç mezhepte cihada gidenlerin fisebilillah sınıfı altında zekât almaları için fakirlik şartı aranmadığıdır.
3) Şafiî ve Hanbeli mezheplerinde Cihada gidenlerin fisebilillah sınıfı adı altında zekât alabilmeleri için gönüllü asker (maaşlı olmayan) olmaları gerekir. Hanefi ve malikiler ise böyle bir şartı koşmamışlardır.
4)  Hanefiler ittifakla zekâtın bütün sınıflarında temlikin şart olduğunu, cumhur (maliki, Şafii ve Hanbeli) ise fisebilillah sınıfında temlikin şart olmadığını ifade edip fisebilillah sınıfında temlik ile zekât verebileceği gibi fisebilillah kısmına ayrılan zekâtla, silah, teçhizat ve benzeri askerî ihtiyaçlarında alınabileceğini ifade etmişlerdir.

Konuyu biraz daha açıklayalım: Fisebilillah kelimesinin âm ve has olmak üzere iki manası vardır.
Âm manası: Allah yolunda yapılan hayırlar.  
Has mana: Allah yolunda cihat etmektir.
Cumhur ayette geçen fisebilillah'tan maksat has mana (Allah yolunda cihat )olduğunu ifade etmişlerdir. 
Mevsuetul fıkhıyetul kuvuytiye: Fakihlerin zekâtın, bu sekiz sınıf haricinde diğer hayır yerlerine (Yol, cami, köprü, ve benzeri gibi) verilemeyeceğine hüküm ettiklerini beyan ediyor.  İtimat edilecek birilerinin buna muhalif ettiğine dair nakil olmadığını ve İmam Remlinin zahirî kelamın dan anlaşılan bu konuda icma olduğunu , buna delil olarak da fakihlerin iki delil sunduklarını ifade ediyor.
Birincisi: Zekat'ta temlik (bir mülkü birine mülk olarak vermek, birini mülke sahip kılma) olması gerektiğini. Zira cami, medrese, köprü ve benzeri hayır işlerinde temliğin gerçekleşmesi mümkün olmadığı aşikârdır.
 İkincisi: Ayette hasır edatı vardır. Malumunuz ayette geçen (إنما) lafzı hasır edatıdır. Hasır edatı bize zekâtın ancak bu sekiz sınıfa verilebileceğini ve bu sekiz sınıf haricinde başka hiç bir yere verilemeyeceğini ifade ediyor.

Kardavi de bu konuyu el-fıkhu zekât (الفقه الزكاة) kitabında 30 sayfaya yakın açıklamaya çalışmıştır. Kısacası fisebilillah kelimesinin âm ve has olmak üzere iki manaya geldiğini. Cumhur, ayette geçen fisebilillah'tan maksat has mana (Allah yolunda cihat) olduğunu ifade ettiklerini, kendisinin de yaptığı araştırma sonucunda bu konuda cumhurun görüşü isabetli olduğunu beyan ediyor. Kardavi devam ederek İmam Razi tefsirinde: Fisebilillah lafzının zahirine bakıldığında gazilere hasr olmadığıdır. İmam Razi devam ederek imam Kaffalında bazı fakihlerden âm manayı (Allah yolunda yapılan hayırlar)  naklettiğini söylüyor.  Fakat İmam Razi tefsirinde kim fetva vermiş  beyan etmeyip sadece bazı fakihlerin böyle söylediğini ifade etmişlerdir.
 Kısacası Kardavi bunu delilleriyle açıklayıp buradaki maksat has mana kast edildiğini buna bazı ayet ve sahih hadisleri getirerek ispat etmeye çalışmışlardır. Fakat Kardavi cumhurun görüşüne ekleme yaparak cihat manasını geniş bir çerçevede ele almıştır. Bazı ameller ve bazı işler bazı memleketlerde ve bazı zamanlarda cihat sayılacağını diğer bir memlekette ya da bazı zamanlarda, bazı hallerde ise cihat sayılmayacağını ifade ediyor. Örneğin: Medrese yapımı normal zamanda güzel bir amel olup iyi bir hizmet olduğu halde buna rağmen cihat sayılamayacağını, fakat bir beldede talim, ders yerleri dinsizlerin ellerindeyse veyahut akideleri bozuk kişilerin ellerindeyse o zaman burada İslami medreseler açmak cihat sayılacağını. Müslüman çocukları onların ellerinden kurtarmak için  İslam’ın istediği gibi bu çocukları eğitmek için, bu gibi yerlerde medrese inşa etmek cihada gireceğini ifade ediyor. Buna benzer kütüphane, hastane ve benzeri yerleri de bu şartlar dâhilinde örnek gösterip cihada girebileceğini ifade ediyor. Fakat normal şartlarda bu gibi yerlerin hayır yerleri olduğundan bunların inşası için zekatın verilemeyeceğini ifade ediyor. 
Kesinlikle Kardavi mutlak bir şekilde bu gibi yerlere zekât verilebileceğine dair fetva vermemişlerdir. Sadece bu konuda cihat kavramını geniş tutup, bazı yerlerde, bazı zamanlarda ve bazı hallerde bu gibi yerlerin cihat kavramına girebileceğini ifade etmişlerdir. 
Maalesef bu fetvayı bazı kişiler süistimal edip kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya çalışıyorlar. Asıl olan cumhurun görüşüyle fetva verilmesidir. Zekat, ayette geçen sekiz sınıftan her hangi birinin altına giren şahısların hakkıdır. Cami, medrese ve hayır kurumları ise nafile sadakalarla yapılması gerekir. والله أعلم بالصواب

(Musab sezgin 05. 01 2023. Miladi)

(Mevsuetul fıkhiyetul kuveytiye cilt 43. Syf 34. el'fıkhul İslami Zuheyli cilt 3 syf 1958. 
Revdetu talibin cilt 2 syf 326-327.Haşiyetu dusuki cilt 1syf 497.
eş'şerhul kebir cilt 2 syf 701. Fıkhu zekât cilt 2. Syf 109-145.)

جِهَاتُ الْخَيْرِ مِنْ غَيْرِ الأَْصْنَافِ الثَّمَانِيَةِ: ذَهَبَ الْفُقَهَاءُ إِلَى أَنَّهُ لاَ يَجُوزُ صَرْفُ
 الزَّكَاةِ فِي جِهَاتِ الْخَيْرِ غَيْرِ مَا تَقَدَّمَ بَيَانُهُ، فَلاَ تُنْشَأُ بِهَا طَرِيقٌ، وَلاَ يُبْنَى بِهَا مَسْجِدٌ وَلاَ قَنْطَرَةٌ، وَلاَ تُشَقُّ بِهَا تُرْعَةٌ، وَلاَ يُعْمَل بِهَا سِقَايَةٌ، وَلاَ يُوَسَّعُ بِهَا عَلَى الأَْصْنَافِ، وَلَمْ يَصِحَّ فِيهِ نَقْل خِلاَفٍ عَنْ مُعَيَّنٍ يُعْتَدُّ بِهِ، وَظَاهِرُ كَلاَمِ الرَّمْلِيِّ أَنَّهُ إِجْمَاعٌ، وَاحْتَجُّوا لِذَلِكَ بِأَمْرَيْنِ: الأْوَّل: أَنَّهُ لاَ تَمْلِيكَ فِيهَا؛ لأَِنَّ الْمَسْجِدَ وَنَحْوَهُ لاَ يُمْلَكُ، وَهَذَا عِنْدَ مَنْ يَشْتَرِطُ فِي الزَّكَاةِ التَّمْلِيكَ.
وَالثَّانِي: الْحَصْرُ الَّذِي فِي الآْيَةِ، فَإِنَّ الْمَسَاجِدَ وَنَحْوَهَا لَيْسَتْ مِنَ الأْصْنَافِ الثَّمَانِيَةِ، وَفِي الْحَدِيثِ الْمُتَقَدِّمِ الَّذِي فِيهِ: إِنَّ اللَّهَ جَعَل الزَّكَاةَ ثَمَانِيَةَ أَجْزَاءٍ. وَلاَ يَثْبُتُ مِمَّا نُقِل عَنْ أَنَسٍ وَابْنِ سِيرِينَ خِلاَفُ ذَلِكَ.

موسوعة الفقهية الكويتية

 رابعاً ـ هل تعطى الزكاة لغير هذه الأصناف؟ اتفق جماهير فقهاء المذاهب (1) على أنه لا يجوز صرف الزكاة إلى غير من ذكر الله تعالى من بناء المساجد والجسور والقناطر والسقايات وكري الأنهار وإصلاح الطرقات، وتكفين الموتى، وقضاء الدين، والتوسعة على الأضياف، وبناء الأسوار وإعداد وسائل الجهاد، كصناعة السفن الحربية وشراء السلاح، ونحو ذلك من القرب التي لم يذكرها الله تعالى مما لا تمليك فيه؛ لأن الله سبحانه وتعالى قال: {إنما الصدقات للفقراء} [التوبة:60/ 9] وكلمة «إنما» للحصر والإثبات، تثبت المذكور وتنفي ماعداه، فلا يجوز صرف الزكاة إلى هذه الوجوه؛ لأنه لم يوجد التمليك أصلاً. لكن فسر الكاساني في البدائع سبيل الله. بجميع القرب، فيدخل فيه كل من سعى في طاعة الله وسبيل الخيرات إذا كان محتاجاً؛ لأن «في سبيل الله» عام في الملك، أي يشمل عمارة المساجد ونحوها مما ذكر، وفسر بعض الحنفية «سبيل الله بطلب العلم ولو كان الطالب غنياً». قال أنس والحسن: «ما أعطيت في الجسور والطرق، فهي صدقة ماضية». وقال مالك: سبل الله كثيرة، ولكني لا أعلم خلافاً في أن المراد بسبيل الله ههنا الغزو.

الفقه الإسلامي للزحيلي

 ﻓﺮﻉ ﻭﺃﻣﺎ اﻟﻐﺎﺯﻱ، ﻓﻴﻌﻄﻰ اﻟﻨﻔﻘﺔ ﻭاﻟﻜﺴﻮﺓ ﻣﺪﺓ اﻟﺬﻫﺎﺏ ﻭاﻟﺮﺟﻮﻉ، ﻭﻣﺪﺓ اﻟﻤﻘﺎﻡ ﻓﻲ اﻟﺜﻐﺮ ﻭﺇﻥ ﻃﺎﻝ. ﻭﻫﻞ ﻳﻌﻄﻰ ﺟﻤﻴﻊ اﻟﻤﺆﻧﺔ، ﺃﻡ ﻣﺎ ﺯاﺩ ﺑﺴﺒﺐ اﻟﺴﻔﺮ؟ ﻓﻴﻪ اﻟﻮﺟﻬﺎﻥ ﻛﺎﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ، ﻭﻳﻌﻄﻰ ﻣﺎ ﻳﺸﺘﺮﻱ ﺑﻪ اﻟﻔﺮﺱ ﺇﻥ ﻛﺎﻥ ﻳﻘﺎﺗﻞ ﻓﺎﺭﺳﺎ، ﻭﻣﺎ ﻳﺸﺘﺮﻱ ﺑﻪ اﻟﺴﻼﺡ ﻭﺁﻻﺕ اﻟﻘﺘﺎﻝ، ﻭﻳﺼﻴﺮ ﺫﻟﻚ ﻣﻠﻜﺎ ﻟﻪ. ﻭﻳﺠﻮﺯ ﺃﻥ ﻳﺴﺘﺄﺟﺮ ﻟﻪ اﻟﻔﺮﺱ ﻭاﻟﺴﻼﺡ. ﻭﻳﺨﺘﻠﻒ اﻟﺤﺎﻝ ﺑﺤﺴﺐ ﻛﺜﺮﺓ اﻟﻤﺎﻝ ﻭﻗﻠﺘﻪ. ﻭﺇﻥ ﻛﺎﻥ ﻳﻘﺎﺗﻞ ﺭاﺟﻼ، ﻓﻼ ﻳﻌﻄﻰ ﻟﺸﺮاء اﻟﻔﺮﺱ. ﻭﺃﻣﺎ ﻣﺎ ﻳﺤﻤﻞ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺰاﺩ ﻭﻳﺮﻛﺒﻪ ﻓﻲ اﻟﻄﺮﻳﻖ، ﻓﻜﺎﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ.
ﻓﺮﻉ ﺇﻧﻤﺎ ﻳﻌﻄﻰ اﻟﻐﺎﺯﻱ ﺇﺫا ﺣﻀﺮ ﻭﻗﺖ اﻟﺨﺮﻭﺝ، ﻟﻴﻬﻴﺊ ﺑﻪ ﺃﺳﺒﺎﺏ ﺳﻔﺮﻩ. ﻓﺈﻥ ﺃﺧﺬ ﻭﻟﻢ ﻳﺨﺮﺝ، ﻓﻘﺪ ﺳﺒﻖ ﺃﻧﻪ ﻳﺴﺘﺮﺩ.
ﻓﺈﻥ ﻣﺎﺕ ﻓﻲ اﻟﻄﺮﻳﻖ، ﺃﻭ اﻣﺘﻨﻊ ﻣﻦ اﻟﻐﺰﻭ، اﺳﺘﺮﺩ ﻣﺎ ﺑﻘﻲ، ﻭﺇﻥ ﻏﺰا ﻓﺮﺟﻊ ﻭﻣﻌﻪ ﺑﻘﻴﺔ، ﻓﺈﻥ ﻟﻢ ﻳﻘﺘﺮ ﻋﻠﻰ ﻧﻔﺴﻪ، ﻭﻛﺎﻥ اﻟﺒﺎﻗﻲ ﺷﻴﺌﺎ ﺻﺎﻟﺤﺎ، ﺭﺩﻩ. ﻭﺇﻥ ﻗﺘﺮ ﻋﻠﻰ ﻧﻔﺴﻪ ﺃﻭ ﻟﻢ ﻳﻘﺘﺮ، ﺇﻻ ﺃﻥ اﻟﺒﺎﻗﻲ ﺷﻲء ﻳﺴﻴﺮ، ﻟﻢ ﻳﺴﺘﺮﺩ ﻗﻄﻌﺎ. ﻭﻓﻲ ﻣﺜﻠﻪ ﻓﻲ اﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ، ﻳﺴﺘﺮﺩ ﻋﻠﻰ اﻟﺼﺤﻴﺢ، ﻷﻧﺎ ﺩﻓﻊﻧﺎ ﺇﻟﻰ اﻟﻐﺎﺯﻱ ﻟﺤﺎﺟﺘﻨﺎ، ﻭﻫﻲ ﺃﻥ ﻳﻐﺰﻭ ﻭﻗﺪ ﻓﻌﻞ، ﻭﻓﻲ اﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ ﻳﺪﻓﻊ ﻟﺤﺎﺟﺘﻪ ﻭﻗﺪ ﺯاﻟﺖ
ﻓﺮﻉ ﻓﻲ ﺑﻌﺾ ﺷﺮﻭﺡ «اﻟﻤﻔﺘﺎﺡ» : ﺃﻧﻪ ﻳﻌﻄﻰ اﻟﻐﺎﺯﻱ ﻧﻔﻘﺘﻪ ﻭﻧﻔﻘﺔ ﻋﻴﺎﻟﻪ ﺫﻫﺎﺑﺎ ﻭﻣﻘﺎﻣﺎ ﻭﺭﺟﻮﻋﺎ. ﻭﺳﻜﺖ اﻟﺠﻤﻬﻮﺭ ﻋﻦ ﻧﻔﻘﺔ اﻟﻌﻴﺎﻝ، ﻟﻜﻦ ﺃﺧﺬﻫﺎ ﻟﻴﺲ ﺑﺒﻌﻴﺪ.
ﻓﺮﻉ ﻟﻹﻣﺎﻡ اﻟﺨﻴﺎﺭ، ﺇﻥ ﺷﺎء ﺩﻓﻊ اﻟﻔﺮﺱ ﻭاﻟﺴﻼﺡ ﺇﻟﻰ اﻟﻐﺎﺯﻱ ﺗﻤﻠﻴﻜﺎ، ﻭﺇﻥ ﺷﺎء اﺳﺘﺄﺟﺮ ﻟﻪ ﻣﺮﻛﻮﺑﺎ، ﻭﺇﻥ ﺷﺎء اﺷﺘﺮﻯ ﺧﻴﻼ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺴﻬﻢ ﻭﻭﻗﻔﻬﺎ ﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ، ﻓﻴﻌﻴﺮﻫﻢ ﺇﻳﺎﻫﺎ ﻭﻗﺖ اﻟﺤﺎﺟﺔ، ﻓﺈﺫا اﻧﻘﻀﺖ اﺳﺘﺮﺩ. ﻭﻓﻴﻪ ﻭﺟﻪ: ﺃﻧﻪ ﻻ ﻳﺠﻮﺯ ﺃﻥ ﻳﺸﺘﺮﻱ ﻟﻬﻢ اﻟﻔﺮﺱ ﻭاﻟﺴﻼﺡ ﻗﺒﻞ ﻭﺻﻮﻝ اﻟﻤﺎﻝ ﺇﻟﻴﻬﻢ.

روضة الطالبين للإمام النووي

(ﻭﻋﺎﻣﻞ) ﻳﻌﻢ اﻟﺴﺎﻋﻲ ﻭاﻟﻌﺎﺷﺮ (ﻓﻴﻌﻄﻰ) ﻭﻟﻮ ﻏﻨﻴﺎ ﻻ ﻫﺎﺷﻤﻴﺎ ﻷﻧﻪ ﻓﺮﻍ ﻧﻔﺴﻪ ﻟﻬﺬا
اﻟﻌﻤﻞ ﻓﻴﺤﺘﺎﺝ ﺇﻟﻰ اﻟﻜﻔﺎﻳﺔ ﻭاﻟﻐﻨﻰ ﻻ ﻳﻤﻨﻊ ﻣﻦ ﺗﻨﺎﻭﻟﻬﺎ ﻋﻨﺪ اﻟﺤﺎﺟﺔ ﻛﺎﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ ﺑﺤﺮ ﻋﻦ اﻟﺒﺪاﺋﻊ: ﻭﺑﻬﺬا اﻟﺘﻌﻠﻴﻞ ﻳﻘﻮﻯ ﻣﺎ ﻧﺴﺐ ﻟﻠﻮاﻗﻌﺎﺕ ﻣﻦ ﺃﻥ ﻃﺎﻟﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻳﺠﻮﺯ ﻟﻪ ﺃﺧﺬ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻭﻟﻮ ﻏﻨﻴﺎ ﺇﺫا ﻓﺮﻍ ﻧﻔﺴﻪ ﻹﻓﺎﺩﺓ اﻟﻌﻠﻢ ﻭاﺳﺘﻔﺎﺩﺗﻪ ﻟﻌﺠﺰﻩ ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺐ ﻭاﻟﺤﺎﺟﺔ ﺩاﻋﻴﺔ ﺇﻟﻰ ﻣﺎ ﻻ ﺑﺪ ﻣﻨﻪ ﻛﺬا ﺫﻛﺮﻩ اﻟﻤﺼﻨﻒ.

در المحتار من كتب الحنفية

(ﻗﻮﻟﻪ: ﻣﺎ ﻧﺴﺐ ﻟﻠﻮاﻗﻌﺎﺕ) ﺫﻛﺮ اﻟﻤﺼﻨﻒ ﺃﻧﻪ ﺭﺁﻩ ﺑﺨﻂ ﺛﻘﺔ ﻣﻌﺰﻳﺎ ﺇﻟﻴﻬﺎ. ﻗﻠﺖ: ﻭﺭﺃﻳﺘﻪ ﻓﻲ ﺟﺎﻣﻊ اﻟﻔﺘﺎﻭﻯ ﻭﻧﺼﻪ ﻭﻓﻲ اﻟﻤﺒﺴﻮﻁ: ﻻ ﻳﺠﻮﺯ ﺩﻓﻊ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﺇﻟﻰ ﻣﻦ ﻳﻤﻠﻚ ﻧﺼﺎﺑﺎ ﺇﻻ ﺇﻟﻰ ﻃﺎﻟﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻭاﻟﻐﺎﺯﻱ ﻭﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﺤﺞ ﻟﻘﻮﻟﻪ - ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺼﻼﺓ ﻭاﻟﺴﻼﻡ - «ﻳﺠﻮﺯ ﺩﻓﻊ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻭﺇﻥ ﻛﺎﻥ ﻟﻪ ﻧﻔﻘﺔ ﺃﺭﺑﻌﻴﻦ ﺳﻨﺔ» . اﻩـ. (ﻗﻮﻟﻪ: ﻣﻦ ﺃﻥ ﻃﺎﻟﺐ اﻟﻌﻠﻢ) ﺃﻱ اﻟﺸﺮﻋﻲ (ﻗﻮﻟﻪ: ﺇﺫا ﻓﺮﻍ ﻧﻔﺴﻪ) ﺃﻱ ﻋﻦ اﻻﻛﺘﺴﺎﺏ ﻗﺎﻝ ﻃ: اﻟﻤﺮاﺩ ﺃﻧﻪ ﻻ ﺗﻌﻠﻖ ﻟﻪ ﺑﻐﻴﺮ ﺫﻟﻚ ﻓﻨﺤﻮ اﻟﺒﻄﺎﻻﺕ اﻟﻤﻌﻠﻮﻣﺔ ﻭﻣﺎ ﻳﺠﻠﺐ ﻟﻪ اﻟﻨﺸﺎﻁ ﻣﻦ ﻣﺬﻫﺒﺎﺕ اﻟﻬﻤﻮﻡ ﻻ ﻳﻨﺎﻓﻲ اﻟﺘﻔﺮﻍ ﺑﻞ ﻫﻮ ﺳﻌﻲ ﻓﻲ ﺃﺳﺒﺎﺏ اﻟﺘﺤﺼﻴﻞ (ﻗﻮﻟﻪ ﻭاﺳﺘﻔﺎﺩﺗﻪ) ﻟﻌﻞ اﻟﻮاﻭ ﺑﻤﻌﻨﻰ ﺃﻭ اﻟﻤﺎﻧﻌﺔ اﻟﺨﻠﻮ ﻃ (ﻗﻮﻟﻪ: ﻟﻌﺠﺰﻩ) ﻋﻠﺔ ﻟﺠﻮاﺯ اﻷﺧﺬ ﻃ (ﻗﻮﻟﻪ: ﻭاﻟﺤﺎﺟﺔ ﺩاﻋﻴﺔ ﺇﻟﺦ) اﻟﻮاﻭ ﻟﻠﺤﺎﻝ. ﻭاﻟﻤﻌﻨﻰ ﺃﻥ اﻹﻧﺴﺎﻥ ﻳﺤﺘﺎﺝ ﺇﻟﻰ ﺃﺷﻴﺎء ﻻ ﻏﻨﻰ ﻋﻨﻬﺎ ﻓﺤﻴﻨﺌﺬ ﺇﺫا ﻟﻢ ﻳﺠﺰ ﻟﻪ ﻗﺒﻮﻝ ﻟﻠﺰﻛﺎﺓ ﻣﻊ ﻋﺪﻡ اﻛﺘﺴﺎﺑﻪ ﺃﻧﻔﻖ ﻣﺎ ﻋﻨﺪﻩ ﻭﻣﻜﺚ ﻣﺤﺘﺎﺟﺎ ﻓﻴﻨﻘﻄﻊ ﻋﻦ اﻹﻓﺎﺩﺓ ﻭاﻻﺳﺘﻔﺎﺩﺓ ﻓﻴﻀﻌﻒ اﻟﺪﻳﻦ ﻟﻌﺪﻡ ﻣﻦ ﻳﺘﺤﻤﻠﻪ ﻭﻫﺬا اﻟﻔﺮﻉ ﻣﺨﺎﻟﻒ ﻹﻃﻼﻗﻬﻢ اﻟﺤﺮﻣﺔ ﻓﻲ اﻟﻐﻨﻰ ﻭﻟﻢ ﻳﻌﺘﻤﺪﻩ ﺃﺣﺪ ﻃ. ﻗﻠﺖ: ﻭﻫﻮ ﻛﺬﻟﻚ. ﻭاﻷﻭﺟﻪ ﺗﻘﻴﻴﺪ ﺑﺎﻟﻔﻘﻴﺮ، ﻭﻳﻜﻮﻥ ﻃﻠﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻣﺮﺧﺼﺎ ﻟﺠﻮاﺯ ﺳﺆاﻟﻪ ﻣﻦ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻭﻏﻴﺮﻫﺎ ﻭﺇﻥ ﻛﺎﻥ ﻗﺎﺩﺭا ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺐ ﺇﺫ ﺑﺪﻭﻧﻪ ﻻ ﻳﺤﻞ ﻟﻪ اﻟﺴﺆاﻝ ﻛﻤﺎ ﺳﻴﺄﺗﻲ. ﻭﻣﺬﻫﺐ اﻟﺸﺎﻓﻌﻴﺔ ﻭاﻟﺤﻨﺎﺑﻠﺔ ﺃﻥ اﻟﻘﺪﺭﺓ ﻋﻠﻰ اﻻﻛﺘﺴﺎﺏ ﺗﻤﻨﻊ اﻟﻔﻘﺮ ﻓﻼ ﻳﺤﻞ ﻟﻪ اﻷﺧﺬ ﻓﻀﻼ ﻋﻦ اﻟﺴﺆاﻝ ﺇﻻ ﺇﺫا اﺷﺘﻐﻞ ﻋﻨﻪ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ اﻟﺸﺮﻋﻲ.

حاشية ابن عابدين من كتب الحنفية

(ﻭﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﻭﻫﻮ ﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﻐﺰاﺓ) ﻭﻗﻴﻞ اﻟﺤﺎﺝ ﻭﻗﻴﻞ ﻃﻠﺒﺔ اﻟﻌﻠﻢ، ﻭﻓﺴﺮﻩ ﻓﻲ اﻟﺒﺪاﺋﻊ ﺑﺠﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮﺏ ﻭﺛﻤﺮﺓ اﻻﺧﺘﻼﻑ ﻓﻲ ﻧﺤﻮ اﻷﻭﻗﺎﻑ.
در المحتار من كتب الحنفية
(ﻗﻮﻟﻪ: ﻭﻫﻮ ﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﻐﺰاﺓ) ﺃﻱ اﻟﺬﻳﻦ ﻋﺠﺰﻭا ﻋﻦ اﻟﻠﺤﻮﻕ ﺑﺠﻴﺶ اﻹﺳﻼﻡ ﻟﻔﻘﺮﻫﻢ ﺑﻬﻼﻙ اﻟﻨﻔﻘﺔ ﺃﻭ اﻟﺪاﺑﺔ ﺃﻭ ﻏﻴﺮﻫﻤﺎ ﻓﺘﺤﻞ ﻟﻬﻢ اﻟﺼﺪﻗﺔ ﻭﺇﻥ ﻛﺎﻧﻮا ﻛﺎﺳﺒﻴﻦ ﺇﺫا اﻟﻜﺴﺐ ﻳﻘﻌﺪﻫﻢ ﻋﻦ اﻟﺠﻬﺎﺩ ﻗﻬﺴﺘﺎﻧﻲ (ﻗﻮﻟﻪ: ﻭﻗﻴﻞ اﻟﺤﺎﺝ) ﺃﻱ ﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﺤﺎﺝ. ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﻤﻐﺮﺏ: اﻟﺤﺎﺝ ﺑﻤﻌﻨﻰ اﻟﺤﺠﺎﺝ ﻛﺎﻟﺴﺎﻣﺮ ﺑﻤﻌﻨﻰ اﻟﺴﻤﺎﺭ ﻓﻲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ (ﺳﺎﻣﺮا ﺗﻬﺠﺮﻭﻥ) (اﻟﻤﺆﻣﻨﻮﻥ: 67) ﻭﻫﺬا ﻗﻮﻝ ﻣﺤﻤﺪ ﻭاﻷﻭﻝ ﻗﻮﻝ ﺃﺑﻲ ﻳﻮﺳﻒ اﺧﺘﺎﺭﻩ اﻟﻤﺼﻨﻒ ﺗﺒﻌﺎ ﻟﻠﻜﻨﺰ. ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﻨﻬﺮ: ﻭﻓﻲ ﻏﺎﻳﺔ اﻟﺒﻴﺎﻥ ﺃﻧﻪ اﻷﻇﻬﺮ ﻭﻓﻲ اﻹﺳﺒﻴﺠﺎﺑﻲ ﺃﻧﻪ اﻟﺼﺤﻴﺢ (ﻗﻮﻟﻪ: ﻭﻗﻴﻞ ﻃﻠﺒﺔ اﻟﻌﻠﻢ) ﻛﺬا ﻓﻲ اﻟﻈﻬﻴﺮﻳﺔ ﻭاﻟﻤﺮﻏﻴﻨﺎﻧﻲ ﻭاﺳﺘﺒﻌﺪﻩ اﻟﺴﺮﻭﺟﻲ ﺑﺄﻥ اﻵﻳﺔ ﻧﺰﻟﺖ ﻭﻟﻴﺲ ﻫﻨﺎﻙ ﻗﻮﻡ ﻳﻘﺎﻝ ﻟﻬﻢ ﻃﻠﺒﺔ ﻋﻠﻢ ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﺸﺮﻧﺒﻼﻟﻴﺔ: ﻭاﺳﺘﺒﻌﺎﺩﻩ ﺑﻌﻴﺪ؛ ﻷﻥ ﻃﻠﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻴﺲ ﺇﻻ اﺳﺘﻔﺎﺩﺓ اﻷﺣﻜﺎﻡ ﻭﻫﻞ ﻳﺒﻠﻎ ﻃﺎﻟﺐ ﺭﺗﺒﺔ ﻣﻦ ﻻﺯﻡ ﺻﺤﺒﺔ اﻟﻨﺒﻲ - ﺻﻠﻰ اﻟﻠﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺳﻠﻢ - ﻟﺘﻠﻘﻲ اﻷﺣﻜﺎﻡ ﻋﻨﻪ ﻛﺄﺻﺤﺎﺏ اﻟﺼﻔﺔ، ﻓﺎﻟﺘﻔﺴﻴﺮ ﺑﻄﺎﻟﺐ اﻟﻌﻠﻢ ﻭﺟﻴﻪ ﺧﺼﻮﺻﺎ ﻭﻗﺪ ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﺒﺪاﺋﻊ ﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﺟﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮﺏ ﻓﻴﺪﺧﻞ ﻓﻴﻪ ﻛﻞ ﻣﻦ ﺳﻌﻰ ﻓﻲ ﻃﺎﻋﺔ اﻟﻠﻪ ﻭﺳﺒﻴﻞ اﻟﺨﻴﺮاﺕ ﺇﺫا ﻛﺎﻥ ﻣﺤﺘﺎﺟﺎ. اﻩـ. (ﻗﻮﻟﻪ: ﻭﺛﻤﺮﺓ اﻻﺧﺘﻼﻑ ﺇﻟﺦ) ﻳﺸﻴﺮ ﺇﻟﻰ ﺃﻥ ﻫﺬا اﻻﺧﺘﻼﻑ ﺇﻧﻤﺎ ﻫﻮ ﺗﻔﺴﻴﺮ اﻟﻤﺮاﺩ ﺑﺎﻵﻳﺔ ﻓﻲ اﻟﺤﻜﻢ، ﻭﻟﺬا ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﻨﻬﺮ ﻭاﻟﺨﻼﻑ ﻟﻔﻈﻲ ﻟﻻﺗﻔﺎﻕ، ﻋﻠﻰ ﺃﻥ اﻷﺻﻨﺎﻑ ﻛﻠﻬﻢ ﺳﻮﻯ اﻟﻌﺎﻣﻞ ﻳﻌﻄﻮﻥ ﺑﺸﺮﻁ اﻟﻔﻘﺮ ﻓﻤﻨﻘﻄﻊ اﻟﺤﺎﺝ ﺃﻱ ﻭﻛﺬا ﻣﻦ ﺫﻛﺮ ﺑﻌﺪﻩ ﻳﻌﻄﻰ اﺗﻔﺎﻗﺎ ﻭﻋﻦ ﻫﺬا ﻗﺎﻝ ﻓﻲ اﻟﺴﺮاﺝ ﻭﻏﻴﺮﻩ: ﻓﺎﺋﺪﺓ اﻟﺨﻼﻑ ﺗﻈﻬﺮ ﻓﻲ اﻟﻮﺻﻴﺔ ﻳﻌﻨﻲ ﻭﻧﺤﻮﻫﺎ ﻛﺎﻷﻭﻗﺎﻑ ﻭاﻟﻨﺬﻭﺭ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻣﺮ اﻩـ ﺃﻱ ﺗﻈﻬﺮ ﻓﻴﻤﺎ ﻟﻮ ﻗﺎﻝ اﻟﻤﻮﺻﻲ ﻭﻧﺤﻮﻩ ﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ، ﻭﻓﻲ اﻟﺒﺤﺮ ﻋﻦ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ، ﻓﺈﻥ ﻗﻠﺖ: ﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﻐﺰاﺓ ﺃﻭ اﻟﺤﺞ ﺇﻥ ﻟﻢ ﻳﻜﻦ ﻓﻲ ﻭﻃﻨﻪ ﻣﺎﻝ ﻓﻬﻮ ﻓﻘﻴﺮ ﻭﺇﻻ ﻓﻬﻮ اﺑﻦ اﻟﺴﺒﻴﻞ ﻓﻜﻴﻒ ﺗﻜﻮﻥ اﻷﻗﺴﺎﻡ ﺳﺒﻌﺔ ﻗﻠﺖ: ﻫﻮ ﻓﻘﻴﺮ ﺇﻻ ﺃﻧﻪ ﺯاﺩ ﻋﻠﻴﻪ ﺑﺎﻻﻧﻘﻄﺎﻉ ﻓﻲ ﻋﺒﺎﺩﺓ اﻟﻠﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻓﻜﺎﻥ ﻣﻐﺎﻳﺮا ﻟﻠﻔﻘﻴﺮ اﻟﻤﻄﻠﻖ اﻟﺨﺎﻟﻲ ﻋﻦ ﻫﺬا اﻟﻘﻴﺪ.

حاشية ابن عابدين من كتب الحنفية
 
(ﻭﻣﺠﺎﻫﺪ) ﺃﻱ اﻟﻤﺘﻠﺒﺲ ﺑﻪ ﺇﻥ ﻛﺎﻥ ﻣﻤﻦ ﻳﺠﺐ ﻋﻠﻴﻪ ﻟﻜﻮﻧﻪ ﺣﺮا ﻣﺴﻠﻤﺎ ﺫﻛﺮا ﺑﺎﻟﻐﺎ ﻗﺎﺩﺭا ﻭﻻ ﺑﺪ ﺃﻥ ﻳﻜﻮﻥ ﻏﻴﺮ ﻫﺎﺷﻤﻲ ﻭﻳﺪﺧﻞ ﻓﻴﻪ اﻟﻤﺮاﺑﻂ (ﻭﺁﻟﺘﻪ) ﻛﺴﻴﻒ ﻭﺭﻣﺢ ﺗﺸﺘﺮﻯ ﻣﻨﻬﺎ (ﻭﻟﻮ) ﻛﺎﻥ اﻟﻤﺠﺎﻫﺪ (ﻏﻨﻴﺎ) ﺣﻴﻦ ﻏﺰﻭﻩ (ﻛﺠﺎﺳﻮﺱ) ﻳﺮﺳﻞ ﻟﻻﻃﻼﻉ ﻋﻠﻰ ﻋﻮﺭاﺕ اﻟﻌﺪﻭ ﻭﻳﻌﻠﻤﻨﺎ ﺑﻬﺎ ﻓﻴﻌﻄﻰ ﻭﻟﻮ ﻛﺎﻓﺮا (ﻻ) ﺗﺼﺮﻑ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻓﻲ (ﺳﻮﺭ) ﺣﻮﻝ اﻟﺒﻠﺪ ﻟﻴﺘﺤﻔﻆ ﺑﻪ ﻣﻦ اﻟﻜﻔﺎﺭ (ﻭ) ﻻ ﻓﻲ ﻋﻤﻞ (ﻣﺮﻛﺐ) ﻳﻘﺎﺗﻞ ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻌﺪﻭ
شرح الدردري من كتب المالكية
(ﻗﻮﻟﻪ ﻻ ﺳﻮﺭ ﻭﻣﺮﻛﺐ) ﻫﺬا ﻗﻮﻝ اﺑﻦ ﺑﺸﻴﺮ ﻭﻣﻘﺎﺑﻠﻪ ﻣﺎ ﻻﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺤﻜﻢ ﻓﻴﺠﻮﺯ ﻋﻨﺪﻩ ﻋﻤﻞ اﻷﺳﻮاﺭ ﻭاﻟﻤﺮاﻛﺐ ﻣﻨﻬﺎ ﻭﻟﻢ ﻳﻨﻘﻞ اﻟﻠﺨﻤﻲ ﻏﻴﺮﻩ ﻭاﺳﺘﻈﻬﺮﻩ ﻓﻲ اﻟﺘﻮﺿﻴﺢ ﻭﻗﺎﻝ اﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺴﻼﻡ: ﻫﻮ اﻟﺼﺤﻴﺢ ﻭﻟﺬا اﻋﺘﺮﺽ اﻟﻤﻮاﻕ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺼﻨﻒ ﺑﺄﻧﻪ ﺗﺒﻊ ﺗﺸﻬﻴﺮ اﺑﻦ ﺑﺸﻴﺮ ﻭﻗﺎﻝ ﺇﻧﻪ ﻟﻢ ﻳﺮ اﻟﻤﻨﻊ ﻟﻐﻴﺮ اﺑﻦ ﺑﺸﻴﺮ ﻓﻀﻼ ﻋﻦ ﺗﺸﻬﻴﺮﻩ اﻩـ ﺑﻦ.

حاشية الدسوقي من كتب المالكية

(ﻓﺼﻞ) ﻭﺇﻧﻤﺎ ﻳﺴﺘﺤﻖ ﻫﺬا اﻟﺴﻬﻢ اﻟﻐﺰاﺓ اﻟﺬﻳﻦ ﻻ ﺩﻳﻮاﻥ ﻟﻬﻢ ﻭاﻧﻤﺎ ﻳﺘﻄﻮﻋﻮﻥ ﺑﺎﻟﻐﺰﻭ اﺫا ﻧﺸﻄﻮا.
ﻗﺎﻝ ﺃﺣﻤﺪ: ﻳﻌﻄﻲ ﺛﻤﻦ اﻟﻔﺮﺱ ﻭﻻ ﻳﺘﻮﻟﻰ ﻣﺨﺮﺝ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﺷﺮاء اﻟﻔﺮﺱ ﺑﻨﻔﺴﻪ ﻷﻥ اﻟﻮاﺟﺐ ﺇﻳﺘﺎء اﻟﺰﻛﺎﺓ، ﻓﺎﻥ اﺷﺘﺮاﻫﺎ ﺑﻨﻔﺴﻪ ﻓﻤﺎ ﺃﻋﻄﻰ ﺇﻻ ﻓﺮﺳﺎ، ﻭﻛﺬﻟﻚ اﻟﺤﻜﻢ ﻓﻲ ﺷﺮاء اﻟﺴﻼﺡ ﻭاﻟﻤﺆﻧﺔ. ﻭﻗﺎﻝ ﻓﻲ ﻣﻮﺿﻊ ﺁﺧﺮ ﺇﻥ ﺩﻓﻊ ﺛﻤﻦ اﻟﻔﺮﺱ ﻭﺛﻤﻦ اﻟﺴﻴﻒ ﻓﻬﻮ ﺃﻋﺠﺐ ﺇﻟﻲ، ﻭﺇﻥ اﺷﺘﺮاﻩ ﻫﻮ ﺭﺟﻮﺕ ﺃﻥ ﻳﺠﺰﺋﻪ. ﻭﻗﺎﻝ ﺃﻳﻀﺎ: ﻳﺸﺘﺮﻱ اﻟﺮﺟﻞ ﻣﻦ ﺯﻛﺎﺗﻪ اﻟﻔﺮﺱ ﻭﻳﺤﻤﻞ ﻋﻠﻴﻪ ﻭاﻟﻘﻨﺎﺓ ﻭﻳﺠﻬﺰ اﻟﺮﺟﻞ، ﻭﺫﻟﻚ ﻷﻧﻪ ﻗﺪ ﺻﺮﻑ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﻓﺠﺎﺯ ﻛﻤﺎ ﻟﻮ ﺩﻓﻌﻬﺎ ﺇﻟﻰ اﻟﻐﺎﺯﻱ ﻓﺎﺷﺘﺮﻯ ﺑﻬﺎ ﻭﻗﺎﻝ: ﻭﻻ ﻳﺸﺘﺮﻱ ﻣﻦ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻓﺮﺳﺎ ﻳﺼﻴﺮ ﺣﺒﻴﺴﺎ ﻓﻲ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﻭﻻ ﺩاﺭا ﻭﻻ ﺿﻴﻌﺔ ﻳﺼﻴﺮﻫﺎ ﻟﻠﺮﺑﺎﻁ ﻭﻻ ﻳﻘﻔﻬﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺠﺎﻫﺪﻳﻦ ﻷﻧﻪ ﻟﻢ ﻳﺆﺕ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻻﺣﺪ ﻭﻫﻮ ﻣﺄﻣﻮﺭ ﺑﺎﻳﺘﺎﺋﻬﺎ.
ﻗﺎﻝ: ﻭﻻ ﻳﻐﺰﻭ اﻟﺮﺟﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺮﺱ اﻟﺬﻱ ﺃﺧﺮﺟﻪ ﻣﻦ ﺯﻛﺎﺓ ﻣﺎﻟﻪ ﻷﻧﻪ ﻻ ﻳﺠﻮﺯ ﺃﻥ ﻳﺠﻌﻞ ﻧﻔﺴﻪ ﻣﺼﺮﻓﺎ ﻟﺰﻛﺎﺗﻪ ﻛﻤﺎ ﻻ ﻳﺠﻮﺯ ﺃﻥ ﻳﻘﻀﻰ ﺑﻬﺎ ﺩﻳﻨﻪ، ﻭﻣﺘﻰ ﺃﺧﺬ اﻟﻔﺮﺱ اﻟﺬﻱ اﺷﺘﺮﻳﺖ ﺑﻤﺎﻟﻪ ﺻﺎﺭ ﻫﻮ ﻣﺼﺮﻓﺎ ﻟﺰﻛﺎﺗﻪ * (ﻣﺴﺄﻟﺔ) * (ﻭﻻ ﻳﻌﻄﻰ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻲ اﻟﺤﺞ ﻭﻋﻨﻪ ﻳﻌﻄﻲ اﻟﻔﻘﻴﺮ ﻗﺪﺭ ﻣﺎ ﻳﺤﺞ ﺑﻪ اﻟﻔﺮﺽ ﺃﻭ ﻳﺴﺘﻌﻴﻦ ﺑﻪ ﻓﻲﻫ اﺧﺘﻠﻒ اﻟﺮﻭاﻳﺔ ﻋﻦ ﺃﺣﻤﺪ ﺭﺣﻤﻪ اﻟﻠﻪ ﻓﻲ ﺫﻟﻚ، ﻓﺮﻭﻱ ﻋﻨﻪ ﺃﻧﻪ ﻻ ﻳﺼﺮﻑ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻲ اﻟﺤﺞ، ﻭﺑﻪ ﻗﺎﻝ ﻣﺎﻟﻚ ﻭﺃﺑﻮ ﺣﻨﻴﻔﺔ ﻭاﻟﺜﻮﺭﻱ ﻭاﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻭﺃﺑﻮ ﺛﻮﺭ ﻭاﺑﻦ اﻟﻤﻨﺬﺭ ﻭﻫﻲ ﺃﺻﺢ ﻷﻥ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﻋﻨﺪ اﻻﻃﻼﻕ ﺇﻧﻤﺎ ﻳﻨﺼﺮﻑ ﺇﻟﻰ اﻟﺠﻬﺎﺩ، ﻓﺎﻥ ﻛﻞ ﻣﺎ ﻓﻲ اﻟﻘﺮﺁﻥ ﻣﻦ ﺫﻛﺮ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠﻪ ﺇﻧﻤﺎ ﺃﺭﻳﺪ ﺑﻪ اﻟﺠﻬﺎﺩ ﺇﻻ اﻟﻴﺴﻴﺮ ﻓﻲﺟﺐ ﺃﻥ ﻳﺤﻤﻞ ﻣﺎ ﻓﻲ ﺁﻳﺔ اﻟﺰﻛﺎﺓ ﻋﻠﻰ ﺫﻟﻚ ﻷﻥ اﻟﻈﺎﻫﺮ اﺭاﺩﺗﻪ ﺑﻪ، ﻭﻷﻥ اﻟﺰﻛﺎﺓ اﻧﻤﺎ ﺗﺼﺮﻑ ﺇﻟﻰ ﺃﺣﺪ ﺭﺟﻠﻴﻦ ﻣﺤﺘﺎﺝ اﻟﻴﻬﺎ ﻛﺎﻟﻔﻘﺮاء ﻭاﻟﻤﺴﺎﻛﻴﻦ ﻭﻓﻲ اﻟﺮﻗﺎﺏ ﻭاﻟﻐﺎﺭﻣﻴﻦ ﻟﻘﻀﺎء ﺩﻳﻮﻧﻬﻢ، ﺃﻭ ﻣﻦ ﻳﺤﺘﺎﺝ ﺇﻟﻴﻪ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮﻥ ﻛﺎﻟﻌﺎﻣﻞ ﻭاﻟﻐﺎﺯﻱ ﻭاﻟﻤﺆﻟﻒ ﻭاﻟﻐﺎﺭﻡ ﻹﺻﻼﺡ ﺫاﺕ اﻟﺒﻴﻦ، ﻭاﻟﺤﺞ ﻟﻠﻔﻘﻴﺮ ﻻ ﻧﻔﻊ ﻟﻠﻤﺴﻠﻤﻴﻦ ﻓﻲﻫ ﻭﻻ ﺣﺎﺟﺔ ﺑﻬﻢ اﻟﻴﻪ ﻭﻻ ﺣﺎﺟﺔ ﺑﻪ ﺃﻳﻀﺎ ﻷﻥ اﻟﻔﻘﻴﺮ ﻻ ﻓﺮﺽ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻲﺳﻘﻄﻪ، ﻭﻻ ﻣﺼﻠﺤﺔ ﻟﻪ ﻓﻲ ﺇﻳﺠﺎﺑﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺗﻜﻠﻴﻔﻪ ﻣﺸﻘﺔ ﻗﺪ ﺭﻓﻬﻪ اﻟﻠﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻭﺧﻔﻒ ﻋﻨﻪ ﺇﻳﺤﺎﺑﻬﺎ، ﻭﺗﻮﻓﻲﺭ ﻫﺬا اﻟﻘﺪﺭ ﻋﻠﻰ ﺫﻭﻱ اﻟﺤﺎﺟﺔ ﻣﻦ ﺳﺎﺋﺮ اﻻﺻﻨﺎﻑ، ﺃﻭ ﺩﻓﻌﻪ ﻓﻲ ﻣﺼﺎﻟﺢ اﻟﻤﺴﻠﻤﻴﻦ ﺃﻭﻟﻰ

الشرح الكبير من كتب الحنابلة

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *